Slow FoodSlow Food felsefesinin yaklaşımı birbiriyle bağlantılı üç ilkeyle tanımlanan bir gıda kavramına dayanmaktadır: iyi, temiz ve adil.

İYİ: kaliteli, lezzetli ve sağlıklı yiyecek

TEMİZ: çevreye zarar vermeyen üretim

FUAR: tüketiciler için erişilebilir fiyatlar ve üreticiler için adil koşullar ve ödeme

Slow Food, kâr amacı gütmeyen eko-gastronomik bir sivil toplum kuruluşudur. 1986 yılında İtalya’da Carlo Petrini ve 62 arkadaşı tarafından ulusal bir hareket olarak başlatılmış, 1989 yılında Paris’te 15 ülkeden delegelerin imzalarıyla uluslararası bir statü kazanmıştır.

Carlo Petrini, 50’li yaşlarda, sosyoloji eğitimi aldıktan sonra politika alanında çalışmış, doğduğu ve halen yaşadığı yörenin köklerine sıkı sıkıya bağlı, geleneksel tarım ve yemek kültürleri ile biyoçeşitliliğin korunmasına kendini adamış biridir. Fast food’un en önemli temsilcilerinden biri olan McDonald’s’ın Roma’da ilk şubesini açtığını görünce, kültürel mirası ve biyoçeşitliliği koruma düşüncesiyle, yaşamımızı tekdüzeleştirmeye çalışanlara karşı Slow Food hareketini başlatmıştır. https://www.slowfood.com/

Carlo Petrini’ye göre yediklerimiz ‘temiz’ bir şekilde doğaya, insan sağlığına ve hayvan refahına zarar vermeden üretilmiş olmalı, üreticiler emeklerinin karşılığını ‘adil’ olarak almalı ve yediklerimizin tadı ‘iyi’ olmalıdır.

Günümüz dünyasının, ‘modernlik’ adı altında hayatın gerçek ritminden koparak hızlanmasına ve doğallığını yitirmesine tepki olarak ortaya çıkan ve hareket noktasını yemek kültüründen alan Slow Food, biyoçeşitliliği korumayı, yerel olana dönmeyi, çevre duyarlılığını arttırmayı ve insana odaklanmayı misyon edinmiştir. Yiyecek üreticileri arasındaki bir ağdır ve üreticiler hareketin ana kaynağıdır. Yiyeceklerimizin kimler tarafından, nasıl üretildiğini bilmek ve bu konuda farkındalık yaratmak Slow Food’un en önemli ilkesidir. Ziraat, ekoloji ve kaybolan kültürel mirasın korunması konularında aktiftir. Hareketin gönüllüleri ‘tüketici’ değil, ‘yardımcı üretici’dir. Slow Food, yiyecek üreticileri ile yardımcı üreticiler arasında iletişim sağlar. Basit bir gurme organizasyonu değil, çok yönlü bir harekettir. Amaçları şunlardır:

  • Doğayı ve biyoçeşitliliği korumak.
  • Hayatın ritmiyle uyumlu olmak.
  • Kültürel mirası korumak.
  • Geleneksel bilgiyi yüceltmek.
  • Yerel üreticiye destek olmak.
  • Yiyeceği tanımak ve nasıl üretildiğini bilmek.
  • Çiftçi, işçi ve köylünün ürettiği eşsiz ürünlere ulaşmaya çalışmak.
  • Lezzet eğitimleri vermek ve bu eğitimleri yaygınlaştırmak.
  • Soframızı bir şenliğe dönüştürmek.

Manifestonun amacı, yalnızca McDonalds’a tepki göstermek değil bunun yanı sıra küreselleşen ve toplu üretilen yiyeceklerin yerine bir alternatif geliştirmektir. 160’dan fazla ülkede yaklaşık 100 bin üyesi olan Slow Food Hareketinin başlangıcı olarak bu manifesto kabul görmüştür. Slow Food Manifestosuna göre, biyo çeşitliliğin tehlikede olması, tadın artık standart bir hale gelmesi, çevresel tahribat, küçük ölçekli işletmelerin yok olması, sebze, meyvelerin ve tahılların yok olma tehlikesi ve küresel kimlik kaybı gibi olumsuz sonuçlar bulunmaktadır. Sonuç olarak bu hareket anti kapitalizmi kendine ana hedef edinmiştir. Küreselleşme sonucu hem gelenekselden uzaklaşılacağını hem de yiyecek üretim ve tüketim sisteminin bozulacağını vurgulamaktadır.

cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR